Gadir-i Hum Olayı
Hicretin onuncu yılında, Zilhiccet-il Haram ayının on sekizinde Resulullah (s.a.a) veda haccından dönerken Gadir-i Hum bölgesinde,Cuhfe ismindeki bir menzilde,Medine, Mısır ve Şam (Suriye) yollarının ayrımında Resul-i Ekrem’e (s.a.a) şu ayet nazil oldu:
“Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et, Eğer (bu görevi) yapmayacak olursan, O’nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır.” (Maide,67)
Bu ayet indikten sonra, Resul-i Ekrem (s.a.a) kervanlara durmalarını ve oracıkta bineklerinden inmelerini emretti. İleridekileri çağırttı, geride kalanlar da gelip yetiştiler. Bir hutbe okuyarak yakında ilahi davete icabet edeceklerini söylediler ve ardından şöyle buyurdular:
Ey insanlar! Allah benim mevlamdır, ben de sizin mevlanızım . O halde ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır.” Allah’ım Onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol. Ona yardım edene yardım et,onu yalnız bırakanı yalnız bırak. Ona muhabbet edene muhabbet et, ona düşmanlık edene düşmanlık et.” Sonra şöyle buyurdu:” Allah’ım sen de şahit ol”
Peygamberimiz ve Hz.Ali birbirinden ayrılmamıştı ki şu ayrt nazil oldu:” Bugün size dininizi kemale redirdim , üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak islam’ı seçip beğendim.”(Maide/3)
Bunun üzerine Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Dini mükemmelleştiren, nimetleri tamamlayan, benim risaletimden ve Hz Ali’nin velayetinden hoşnut olan Allah en yücedir.”