Tilki İle Eşek
Ormanda, arslan fil ile kavga etmiş ve yorgun düşmüştü. Tilki’yi çağırdı yanına ve,
‘bugün’ dedi, ‘çok yorgunum. Ava çıkacak halim kalmadı. Gidip bir eşek avla da birlikte yiyelim’
Tilki,
‘buyruğunuz başüstüne paşacığım’ dedi, ‘ölüsünü de getiririm eşeğin dirisini de, siz hiç meraklanmayın’
Çıktı ormandan. Dolaştı dolaştı sonunda bir kayalığa geldi. Çıktı üzerine uzaklara baktı. Başıboş otlayan çelimsiz bir eşek.
Usul usul yaklaştı, selam verip hal hatır sorduktan sonra,
‘bu bozkırda, kupkuru yerde neden otlanıyorsun sevgili kardeşim’ dedi.
Eşek istifini bozmayarak,
‘halimden memnunum’ diye konuştu, ‘nasılsa rızkımı Allah veriyor. Şikayetçi değilim, işte herkes gibi geçinip gidiyorum. Can veren Allah rızkı da veriyor’
‘Aman efendim’ dedi Tilki, ‘neler duyuyorum neler. Bu tevekkül, bu şükür çok az kimsede bulunur. Az olan da yok olana yakındır hani. Eee olmayan şeyin çevresinde dolaşıp durmak da sana yakışmaz’
Eşek,
‘hırs’ dedi, ‘bütün kötülüklerin kaynağıdır, kimse bulduğuyla yetinmekten ölmemiş ama hırstan ölen çoktur’
Tilki,
‘ama Allah’ dedi, ‘nefsinize zulmetmeyin buyurmuştur. Bu kupkuru yerde, taşlık arazide sabretmek de akıl karı değil hani.’
‘Bir önerin mi var?’ diye sordu Eşek.
Tilki atladı hemen,
‘seni yemyeşil, sulak bir otlağa götürmemi ister misin?’
Eşek otlamayı bıraktı,
‘neredeymiş bu çayır?’ diye sordu.
Tilki,
‘düş peşime’ dedi.
O önde Eşek arkada yürüdüler yürüdüler gele gele ormana geldiler. Tilki, Arslan’ın inine doğru sürüklüyordu ardından Eşek’i. Tam bu sırada bir kükreme duyuldu.
Eşek ürktü birden,
‘noluyor burda?’ dedi.
Tilki,
‘sakin ol Eşek kardeş’ dedi, ‘noldu, neden durdun?’
‘Sesi duymadın mı?’ diye sordu Eşek.
‘Ne sesi?’ dedi Tilki.
‘Az önce bir kükreyiş duymadın mı?’
‘Senin açlıktan, kuru otla mideni doldurmaktan kulakların da bozulmuş’ dedi
Tilki, ‘yahu ses mes yok, nereden çıkarıyorsun? Gel benimle’
Tilki sonunda Eşek’i Arslan’ın inine yaklaştırmayı başarmıştı. Arslan görür görmez saldırmış, parçalamış, yemeye başlamıştı. Biraz yedikten sonra susamış, su içmeye gitmişti. Bunu fırsat bilen Tilki, hayvanın beyniyle ciğerini bir güzel midesine indirdi.
Arslan dönüp de Eşek’in beynini görmeyince hiddetlenerek,
‘bunun beyni nerede?’ diye sordu.
Tilki,
‘sorduğun şeye bak sultanım’ dedi, ‘hiç eşeğin beyni olsa, senin kükreyişini duyduğu halde inine doğru gelir miydi?’