Peygamberimi Öğreniyorum

Hz.Muhammed’in Hayatı – 3

Yüce peygamberimiz, Allah’u Teala dan “kalk ve uyar” emrini alınca ilk kez Haz. Hatice’ye bu ayeti okudu. Cevap olarak şehadet kelimeleri söylendi. Böylece İslam ve iman tarihinin ilk sahifesinin ve bir numaraya haz. Hatice’nin ismi kaydedildi. Onu takip eden ilk üç isim haz. Ebubekir, haz. Zeyd ve haz. Ali’dir. Haz. Peygamberin kızları Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatma iman yolunun ilk yolcuları arasında yerlerini aldılar. Müslüman olan her insan bu güzel dini yakın çevresine anlatıyor ve onlarında İslam la şereflenmelerine sebep oluyorlardı. Elbette böyle davranmaları gerekiyordu. Çünkü bir kişi öğrendiği güzel ve doğru bilgileri kendi arkadaşlarına da öğretmeye çalışmazsa ve onları yanlış hareketlerden kurtarmaya çalışmazsa gerçekten iyi bir dost, samimi bir arkadaş olamaz.

Sevgili önderimiz haz Muhammet insanları Allah’ın dinine 3 yıl gizli gizli davet etti. Daha sonra bir gün Mekke deki “safa” tepesine çıkarak Mekkelileri yanına çağırdı. Herkes toplanınca:

– şu tepenin arkasında size saldırmaya hazırlana bir ordu var desem bana inanır mısınız? Oradakiler hemen :

– evet inanırız diye cevap verdi.

Çünkü o hiç yalan söylemeyen biriydi. Ona “ muhammad’ül Emin” adını kendileri takmıştı.

– O halde bilin ki ben size Allah tarafından gönderilen bir peygamberim. Sizi , Allah dan başka hiçbir ma’budun bulunmadığına ve benimde Onun elçisi olduğumu kabule davet ediyorum, dedi. Cenneti ve cehennemi haber verdi. Herkesi Allah’a kulluk etmeye çağırdı.sözlerini henüz tamamlamamıştı ki amcası Ebu Leheb kızarak ;

– Kahrolası, elleri kuruyası!.. bizi buraya bunun için mi topladın diye bağırdı. Ve topluluk dağıldı

Bu olaydan sonra peygamberimiz insanlara her yarde İslam dinini anlatmaya başladı. Onu dinleyenler kabul ediyordu veya etmiyordu, peygamberimizin doğruları anlatma görevini yapmasına etki etmiyordu.

İslam’ın açıkça insanlara duyurulması, öteden beri putperest bir hayata alışmış ve özellikle güçsüzlerin omuzlarına basıp yükselmiş olanların hoşuna gitmedi.

Eşyanın kanunudur. Daima pis pisi, temiz temizi tercih eder. Müşriklerin böyle davranması normaldi. Çünkü çıkarlarına düşkün kötülük önderleri her zaman iyiyi doğruyu ve adaleti isteyen kişileri susturmaya çalışırlar.

Kureyş’in yetkilileri Müslümanları döverek aç bırakarak işlerini bozarak yıldırmaya çalışıyorlardı. Her geçen gün özellikle kimsesiz, fakir, güçsüz Müslümanlara baskılarını artırdılar.

Özellikle köleler korkunç işkenceler gördüler. Habeş asıllı bir köle olan Bilal çok eziyet gördü. Sahibi Umeyye onu dininden döndürebilmek için aklına gelen her çareye başvurmuş. Kızgın kumların üzerine yatırarak göğsünün üzerine tahammül edemeyeceği ağırlıkta taş koydurmuş, ilahlara dönmediği takdirde ölünceye kadar böyle kalacağını bildirmiştir.

Küfrün elebaşıları iman edenlere karşı zulüm ve işkence yarışına girerken , haz Ebu Bekir de işkence altında inleyenleri buluyor, sahiplerinden satın alarak Allah rızası için serbest bırakıyordu.

Müşriklerin zulme doymaması ve Müslümanların dayanma güçlerinin git gide azalması sonucu olarak haz peygamber:

– Habeşistan’a hicret ediniz. Orada adaletli bir hükümdar var. Orada hiç kimseye haksızlık, dininden dolayı baskı yapılmaz. Başka bir çözüm yolu bulana kadar orada kalın.

Allah’a kulluk görevini daha iyi yapabilmek için yurtlarını , yakınlarını ve işlerini terkeden bu güzel Müslümanlara Allah kolaylık nasip etti. Habeşistan’da çok iyi karşılandılar.

Kureyş’in ileri gelenleri bu hicreti hoş karşılamadılar. Derhal bir heyet göndererek Müslümanların davasını haklı buldu ve kureyş heyetini geri çevirdi. İşte böyle, Allah kendi yolunda fedakarlık yapanların yardımcısı olur. Biz Allah’a güvendiğimizde Allah zorlukları kolaylıklara çevirir, her zorlukla beraber bir kolaylık nasip eder.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu