Hz.Muhammed’in Hayatı – 8
Bedirde uğranılan malubiyetin acısını çıkarmak için ciddi bir faaliyete girişen Mekkeliler, kabile kabile dolaştılar. Bedir günlerinde gelen kervanın bütün kârını ortaya koydular. 3000 kişilik bir orduyla yola çıktılar. Son anda hz. Peygamber, Abbas’ın gönderdiği bir mektup ile olaydan haberdar oldu.
Ashap ile mescid de müşavere etti. İkindi vakti yola çıkıldı. Gece yolda yatıldı, sabah erken saatte Uhud’a ulaşıldı. Efendimiz. 50 kişilik bir okçu birliğini Ayneyn adı verilen bir geçide yerleştirdi. Galip de olsak mağlup da olsak benden emir gelmedikçe buradan ayrılmayın dedi. Bu emri tekrar tekrar dile getirdi, düşmanın bu taraftan saldıracağından endişe ettiğini özel olarak anlattı.
Savaş başladı. Yine galip olanlar Müslümanlardı. Kısa zamanda onları önlerine katmış, kovalamaya başlamıştı. Mekkeli müşrikler def çalıp şarkı söyleyerek harbe teşvik eden kadınlara da aldırış etmeden kaçıyorlardı. Bir kısım Müslümanlar ganimet toplamaya başlamışlardı. Onları gören okçular “ bizde nasibimizi toplayalım” dediler. Komutan olan Abdullah bin Cubeyr, “hz peygamberden henüz emir gelmedi” şeklinde onları uyardıysa da dinlemediler. Harp meydanına doğru koşmaya başladılar.
Geçidin boşaldığını gören Halid bin Velid süvarileri harekete geçirdi. Orada kalan birkaç kişiyi öldürdüler. Ve savaş meydanına hücum ettiler. Kaçmakta olanlar döndüler, bu defa Müslümanlar kıskaç içine alınmış oldular. Galip iken mağlup durumuna düştüler. Bu arada savaş başlayalı 8 kişiyi öldüren hz. Hamza son olarak karşılaştığı şahsıda yere sererken ardında gölge gibi dolaşan bir zenciden habersizdi. Fakat zenci hz. Hazanın tam istediği durama geldiğini gördüğü anda mızrağını fırlatmış mızrak hz. Hamza’nın göbeğinin altından girmiş arkadan çıkmıştı. Bu durumda hz. Hamza sadece bir iki adım atmış ve olduğu yere yığılıp kalmıştı. Bu arada mus’ab bin ümeyr’i öldüren şahıs onu hz. peygambere benzetmiş, Muhammedi öldürdüm diye bağırmaya başlamıştı. Bir kısım Müslümanlar muharebe meydanını terk edip gittiler. Arkalarından hz. Peygamberin seslendiğini bile duymuyorlardı. Diğer bir kısım ise “ o halde yaşamanın bir anlamı kalmadı” diyerek düşmana saldırmaktaydı. Yani hz. Muhammed’in ölüm haberi Müslümanlar arasında büyük bir paniğe yol açmıştı.
Savaşın en çetini hz. Peygamberin bulunduğu yerde cereyan ediyordu. Efendimizin etrafında pek az insan kalmış vurulan bir darbeyle efendimizin başındaki miğferin iki halkası mübarek yüzüne batmıştı. Yüzünden kanlar akmaktaydı.
Kureyşliler gittikçe bastırıyorlardı. Öyle ki efendimiz yanında kalan birkaç kişiyle kayalıklara tırmandı. Ardından çıkmak isteyen müşrikleri gördü. “Allah’ım artık buraya çıkmasınlar” diye niyaz etti. Ebu sufyan zaferin verdiği sarhoşlukla şarkı söylüyor “yücel ey hubel, yücel ey hubel” diyerek tanrı olduğuna inandığı putuna şükürlerini arz ediyordu.
Ebu sufyan bir yıl sonra bedirde tekrar buluşalım, dedi ve ordu Mekke yolunu tutu.
Şehitler birer ikişer defnedildi ve Medine ye dönüldü. Bu konuda hz. Peygamberin “kardeşlerimiz bize insaflı davranmadılar” diyerek , okçuların kazanılmış zaferi bozguna çevirmeleri anlatmak istediği rivayet edilir. Gerçektende 0nların aç gözlülüğü olmasa mükemmel bir zaferle dönülecek, bunca kadın dul, bunca çocuk yetim kalmayacaktı.
Bir gün sonra hz. Peygamber, Uhut savaşına katılanların derhal toplanmalarını emretti. Kureyş’in tekrar dönüm gelmelerinden endişe ediyordu. Toplana ve pek çoğu yaralı olan orduyla Hamraü’ l –eded denilen yere kadar gidildi. Onların yola devam ettikleri anlaşıldı ve geri Medine ye dönüldü.