Hz.Muhammed’in Hayatı – 5
Peygamber efendimiz zorluklara aldırış etmeden insanları İslam dinine çağırmaya devam ediyordu. Bir yandan da yeni bir yurt arayışını sürdürüyordu.
Mekke’nin çevresinde büyük fuarlar kurulur ve her yerden insanlar buralara gelirdi. Peygamberimiz bu fuarların iyi bir fırsat olduğunu düşünmüştü. O yıl büyük fuar yerine giderek yabancı şehirlerin insanlarıyla görüşmeye başladı. Bütün arzusu tevhit inancını, hak ve adalet çağrısına kucak açacak uygun bir yer bulmaktı. Nihayet peygamberliğinin 11. yılında emekleri meyve verdi. Allah’ın izniyle Medine şehrinden hac için Mekke’ye gelen 6 kişi Müslüman oldu. Bu 6 kişi kendi memleketine dönünce orada İslam dinini anlattılar ve yaymaya çalıştılar. Bir sonraki hac zamanında 12 kişi olarak Mekke’ye geldiler ve “Akabe” tepesinde peygamberimizle buluşup ona bağlılık sözü verdiler. Medine’ye geri dönecekleri zaman peygamberimiz oradakilere İslam dinini öğretmesi için bir öğretmeni onlarla birlikte gönderdi. Bu peygamberimizin tayin ettiği ilk öğretmen Musap bin Umeyr adında zeki, konuşması ve görünüşü çok güzel bir gençti.
Peygamberliğin 13. yılında hac mevsiminde Medineli 73 Müslüman Mekke’ye gelerek yine “Akabe” tepesinde peygamberimizle buluştular. Ona her emrini dinleyeceklerini, onu her tehlikeden koruyup yardım edeceklerine söz verdiler. Peygamberimizi ve Mekkeli Müslüman kardeşlerini Medine’ye gelip yerleşmeye davet ettiler. Artık Allah’ın izniyle yeni bir yurt bulunmuş, hicret yolu açılmıştı.
Müminlerin her gün birer ikişer gidişi Kureyş’i heyecana sevk etti. Adeta Mekke’de Müslüman kalmamıştı. HZ. peygamberde ayrılırsa felaket olurdu. Onu Mekke’de iken durdurma imkanı olmamıştı, gittikten sonra hiç durdurulamazdı. Mekkeli müşrikler Darrunnedve denilen resmi işlerin görüşüldüğü binada toplandılar.
Ebu Cehil :
– her kabileden ali kılıç tutan bir yiğit bulalım Muhammet’i öldürsünler. Böylece kimin öldürdüğü bilinmeyecek ve Haşimiler kan davası yürütemeyecek, dedi. Ve tartışmasız HZ. Muhammed’in ölüm fermanı kabul edildi.
Yüce Mevla alınan kararı peygamberine ulaştırdı. O gece Mekke’yi terk ederek hicret yolculuğunu başlatması emrini verdi. HZ. peygamber durumu HZ. Ebu Bekir’e anlattı. Ve Medine yolculuğu başladı.
HZ.Peygamberin getirdiği dine tabi olmayan Mekkeli müşrikler, değerli eşyalarını, paralarını HZ. Peygambere emanet ederlerdi. Asla emanete ihanet etmeyen HZ. Muhammed’de emanetleri olduğu sürece onun Mekke den gitmeyeceğini düşünüyorlardı. Oysa o gece HZ. Ali Resulullah (s.a.v)’ ın yatağına yattı. O gittikten sonrada HZ. Peygamberde buluna emanetleri sahiplerine teslim edip oda hicret için yola çıktı.
Ebu Cehil ve yandaşları HZ. Muhammed ve HZ. Ebu Bekir’i takip ettiler. HZ. Muhammed arkadaşıyla beraber Sevr Mağarasına girdi. Ebu Cehil ise Mağaranın hemen önünde idi. HZ. Ebu Bekir telaşla:
– Ey Allah’ın peygamberi adamlar eğilip ayaklarının ucuna baksalar bizi görecekler, diyordu. HZ. Peygamber:
– Korkma, mahsun olma, Allah bizimle beraberdir, diyordu.
Peygamber efendimiz ve HZ. Ebu Bekir 3 gün bu mağarada gizlendiler. Daha sonra Medine’ye ulaştılar. Günlerdir endişeyle peygamberimizi bekleye Medineliler onu sevinçle karşıladılar.
Böylece peygamberliğin Mekke de geçen zor dönemi bitti. Hicretle birlikte Medine de Müslümanlar için yeni bir dönem başladı.
HZ. Muhammed (s.a.v) ilk iş olarak bir mescit yaptı. Daha sonra yüce Allah bu mescit için Tevbe suresi 108. ayeti indirdi.
“İlk günden itibaren temeli Allah’a saygı duygusuyla atılmış olan mescit senin namaza durman için daha layık olan mesciddir. Orada tertemiz olmayı seven insanlar vardır. Allah ise tertemiz olanları sever.”