GÖRDÜĞÜN DOĞRU, HÜKMÜN YANLIŞ
Nasıl ki bir teğmen, kendinde bulunan kumandanlık zevkiyle ve neşesiyle gururlansa, kendini bir mareşal zanneder.
Küçücük dairesini o büyük daireye benzetir. Ve bir küçük aynada görünen bir Güneş’i, denizin yüzünde bütün ihtişamıyla
yansımalan görünen Güneş’ e benzettiği için ikisini karıştırmasına sebep olur.
Öyle de, birçok veli var ki, bir sineğin bir tavus kuşuna nispeti gibi, kendinden o derece büyük olanlardan
kendini büyük görür ve kendirıi haklı buluyor. Hatta ben gördüm ki, yalnız kalbi uyanmış, uzalztan uzağa
veliliğin sırrını kendinde hissetmiş, kendini en büyükkutup telakki edip o tavrı talanıyordu.
Ben dedim: “Kardeşim, nasıl ki saltanat kanununun, sadrazam dairesinden ta nahiye müdürü dairesine
kadar bir tarzda küçük ve büyük yansımaları var. Öyle de,veliliğin ve kutupluğun da öyle çeşit çeşit daireleri var. Her bir makamın birçok gölgesi var.
Sen, sadrazam gibi kutupluğun büyük cilvesini, bir müdür dairesi hükmünde olan kendi dairende o görmüşsün, aldanmışsın.
Gördüğün doğrudur, fakat hükmün yanlıştır. Bir sineğe bir kap su bir küçük denizdir.” O zat şu cevabımdan inşaallah ayıldı ve o tehlikeden kurtuldu.