SAĞIR’IN HASTA ZİYARETİ
Komşuluk ilişkilerine ve insanlığa önem veren bir zat, tanıdığı bir sağıra, komşusunun hasta olduğunu haber verdi. Bunun üzerine o sağır, komşusunun hatırın sorması gerektiğini, fakat bu sağır kulakla nasıl yapacağını düşündü. Kendi kendine, ”İnsan hasta olunca sesi de zayıflar. Komşudur gitmek lâzım. Fakat, söylediklerini bu kulakla duymam mümkün değil. En iyisi dudakları kıpırdayınca söylediklerini tahmin eder, ona göre konuşurum” dedi. Ziyarete gittiğinde komşusuyla arasında şöyle bir konuşma geçebileceğini düşünerek, hazırlık yaptı. ”Ey benim dertli komşum! Nasılsın?” derim. O da bana, ”İyiyim, hoşum” der. Ben, ”Allah’a şükürler olsun” derim. Sonra ne tür yemekler yediğini sorarım. O da herhalde bana, ”Şerbet içtim veya mercimek çorbası yedim” der. Ben de, ”Afiyet olsun” dedikten sonra, tedavi için hangi doktorun geldiğini sorarım. O, ”Filan hekim” deyince, ”O doktorun ayağı çok u ğ urludur. İşini bilen biridir. İyi ki onu çağırmışsınız. O doktorla hastalığın iyileşti sayılır” derim. Sağır kafasında kurguladığı bu senaryoya göre komşusunun ziyaretine gitti. Selâm verip bir köşeye oturduktan sonra, ”Nasılsın komşum?” diye sordu. Hasta, ”Çok fenayım, ölüyorum.” Sağır, ”Allah’a şükürler olsun” deyince, hastanın canı sıkılır. Komşusunun bu sözü onu kırar. Şükrün sırası mı diye düşünürken, sağır sorar: ”Ne yiyorsun?” Hasta o kızgınlıkla, ”Zehir zıkkım” diye cevap verir. Sağır yine önceden tasarladığı gibi tebessüm ederek: ”Afiyet olsun” der.
Bunun üzerine hasta iyice sinirlenir, fakat belli etmez. Sağır sormaya devam eder: ”Tedavi için hangi hekim geliyor?” Artık dayanamayan hasta bütün öfkesiyle, ”Kim gelecek? Azrâil geliyor. Sen nasıl komşusun? Defol git başımdan” diye bağırır. Bunun üzerine sağır olanca sakinliğiyle, ”O mu geliyor? Onun ayağı çok uğurludur. Sevin neşelen. Hastalığın iyileşti sayılır” diye cevap verir. Hasta, böyle bir komşusu olduğu için çok üzülür. ”Meğer biz bu komşuyu tanıyamamışız. Can düşmanımızmış” diye düşünür. Sağır, bir müddet sonra müsaade isteyerek kalkar ve komşuluk hakkını ödediğini düşünerek sevinçle komşusunun evinden ayrılır. Sağır vazifesini yapmanın mutluluğuyla evine giderken hasta komşusu, onun hakkında, ”Hasta ziyareti hatır sormak, gönül almak için yapılır. Adam hatırımızı kırdığı gibi, hastalığımızı artırdı” diye düşünmektedir. Sağır, komşusunu Allah rızâsı için değil, âdet yerini bulsun diye ziyaret ediyor. Sevap işlediğini zannederek ayrılıyor. Halbuki, komşusunu teselli edemediği gibi, dostluklarının bozulduğunun farkında değil. Bunun gibi kulun ihlâsla yapmadığı ameller de Allah katında aynı neticeyi verir. Gösteriş olsun diye yapılan işler, kulu gizli şirke düşürebilir. Sevap yerine günah kazandırır.