UZAYDA BİR SEYAHAT
Bir zamanlar Dünya, Güneş ve yıldızlar yoktu. Ne madde vardı, ne de uzay. Hatta zamanda yoktu! Boşlukta müthiş bir patlama oldu. Bir anda kâinatın bütün maddesi birden yaratıldı. Böylece saniyenin milyarlarda biri kadar kısa bir süre içinde, zerre gibi noktalar, astronomik büyüklüklere ulaştı. Milyarlarca sene sonra da, mevcut maddenin genişlemesiyle uzay şimdiki boyutlarına vardı.
Bu esrarengiz yaratılışa geçmeden evvel, kâinatın muazzam büyüklüğü ve fevkalade işleyişi hakkında kısa bilgi verelim. Bunun için gelin, hayali bir seyahatte bulunalım. Uzayı dolduran esir dediğimiz madde denizinde yüzelim, dev küreleri ziyaret edelim. Tabii, her ne kadar seyahatimiz hayalî olsa da, okuyacaklarınız hakikattir, İlmî gerçeklere uygundur.
[image width=”medium”][/image]Saatte bin kilometre hızla giden bir uçakla yerden ayrıldığımızı farz edelim. Yükseldikçe dev apartmanların küçülmeye başladığını görüyoruz. Hava basıncı da azalmaktadır. Basınca bağlı olarak suyun kaynama derecesi de düşüyor. Su, normal olarak 100 derecede; 18 bin kilometre yükseklikte ise, 37 derecede kaynar.Aman dikkat! Bedenimizin normal ısı derecesi 37’dir. Eğer hiçbir tedbir almazsak, 18 bin kilometre yükseklikte hücrelerimizdeki su buharlaşır. Geride kemiklerimiz kalarak, ahiret âlemine göçer gideriz.
Bunu, uzayda yaşamanın ne kadar zor olduğunu anlatmak için bir misal olarak verdik. Bu yüzden astronotların uzay seyahatlerinde bir sürü tedbirler alınır. Bu tedbirler de pek pahalıya mal olur. Dünya’da hayatımız için pek çok şartları hazırlayana ne kadar şükretsek az.